Oxygen Chrome

22 Aralık 2011 Perşembe

The Hobbit: An Unexpected Journey İlk Fragman Yayınlandı!

Hobbit: Beklenmedik Bir Yolculuk(The Hobbit: An Unexpected Journey)'un ilk fragmanı yayınlandı. Film 14 Aralık 2012 tarihinde gösterime giriyor.Türkçe altyazı ile izleyebilirsiniz. Fazla söze gerek yok.  

"Buz kesmiş dumanlı dağların ardında. 
Dipsiz zindanlara ve kadim mağaralara. 
Çamlar yükseklerden homurdar. 
Rüzgar gecenin içinden inler. 
Alacaydı ateş, körüklendi yayıldı. 
Yaktı geçti alevler, parıldayarak yıktı."

 

8 Kasım 2011 Salı

Kralların Çarpışması


George R. R. Martin tarafından kaleme alınmış Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin ikinci kitabı olan Kralların Çarpışması (A Clash of Kings), bu ay içerisinde Epsilon Yayınevi tarafından Türk okurunun beğenisine sunuluyor.

Ön okumayı okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklamanız yeterli.

Kralların Çarpışması Ön Okuma

10 Ekim 2011 Pazartesi

Yavaş Yavaş Ölürler

Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile
girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı
görmek istemekten kaçınanlar.

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına
çıkmamış olanlar.
 
Pablo Neruda

6 Eylül 2011 Salı

Eoldynn Hakkında


2010 yılında üzerinde çalışmalara başladığım Eoldynn Diyarı'nı askıya almak mecburiyetindeyim. Şu ana kadar diyar hakkında dört bölüm ve Eoldynn haritası yayınlandı. Bölümlerde bazı eksiklikler olduğu görüşündeyim. Bu eksikliklere örnek verecek olursak, Asiller'in yaratılışının ayrıntısız oluşu, Büyük Felaket üzerinde fazla durulmaması gibi.

Aynı zamanda askıya alınma sebeplerinden birisi de mevcut haritanın haricinde, kıtanın arkasında kalan başka bir kıtanın daha harita projesi var. Ayrıca, elf, ork gibi klasik fantastik ırkların dışında kendi tasarladığım ırklar olacak. Elflerin olmaması cücelerin de olmadığı anlamına gelmez tabii. Belki elfler de olabilir, her şeyi zaman gösterecek.

Irkların, diyara yayılış ve dağılış süreçleri, dağılış nedenleri; ataları ve soyları; gittikleri bölgenin coğrafi yapısı, iklimi, bitki örtüsü; halkların kültürleri, günlük yaşamları, uğraşıları aynı zamanda bilim ve teknolojinin takibi gibi birçok bilgi ile birlikte evrende genişleyecek. Bir de Eol takvimi ve kronoloji ile gerçekleşmiş önemli olayların yer aldığı bir plan daha oluşturulmalı. Takvim örneği şu şekilde olabilir:

Eol Zamanı(E.Z.) 0: Eoldynn yaratılma sürecine girer ve Eol Zamanı başlar.
Eol Zamanı(E.Z.) 122: Yer sarsıntıları ırk tohumları üzerinde büyük hasarlara yol açar.
...

Özet şu: Eoldynn adeta farklı bir boyut olacak. Yepyeni bir evren ve üzerinde yaşayan minik canlı formları.

Şimdilik askıya aldığım fakat kesinlikle yarım bırakamayacağım bir destan.

Ek: Eoldynn Haritası

3 Eylül 2011 Cumartesi

Dragon Age #1/6

Dragon Age #1
Dragon Age, yeni başladığım bir çizgi roman serisi. EA Comics ve IDW ortak yapımı. Macera toplam altı sayıdan oluşuyor. Ve 24 sayfalık ilk sayıyı az evvel okuyup bitirdim.

Dragon Age'in konusu klasik bir fantastik hikâye. Büyücüler ve Tapınak Şövalyeleri'nin dünyasında geçen bir öykü çizgi romanı oluşturan. Bu sefer iyi ve kötünün vazgeçilmez düşmanlığının yanı sıra büyücüler ve tapınakçılar arasında da bir düşmanlık söz konusu. Aslında bu düşmanlığa tek taraflı bir düşmanlık diyebiliriz, çünkü karşısındakini düşman belleyen taraf tapınak şövalyeleri. Tabii ki tapınakçılarında büyücü düşmanları var fakat onlar Büyü Konseyi Merkezi'nde eğitim gören iyi tür büyücülerden değil, onlar kötü büyücüler. Hatta bu tür büyücülerde kendi aralarında ayrılıyor ve ilk bölümde kendisini gösteren kötü büyücüler sınıfından biride 'kan büyücüleri'.

Tapınakçılara göre tüm büyücüler, birer dinsiz yani kafir olarak algılanıyor. Elbette bu böyle değil, ilk sayıda açıkça görülüyor ki iyi büyücülerinde inandığı bir yüce varlık var.

Hikâyenin ana kahramanları büyü eğitimi gören bir kız olan büyücü çırağı Veness, büyücü çırağı genç bir delikanlı olan Abernath ve Tapınak Şövalyeliği adayı genç Sadatt. Veness ile Sadatt arasında yasak bir büyücü-tapınakçı aşkı yaşanıyor. Arka planda kalan bir de Abernath'ın Veness'e olan platonik aşkı var. Anlayacağınız üzere Abernath ile Sadatt arasında başlayacak ve muhtemelen çığırından çıkacak olan çatışmanın dayanak noktası da Veness'e olan aşkları.

Olaylar sadece bunlarla sınırlı değil tabii ki. Bir de Tapınak Şövalyeleri'nin lideri Gregoir ile Işığın Adamı diye kendini tanımlayan kötü bir iblisin mücadelesi söz konusu.

İlerleyen sayılarda yasak ilişkiden doğan Gleam'ın, olayların merkezinde yer alacağını tahmin ederek bu bir sayılık Dragon Age incelemesini noktalıyorum. İkinci sayının incelemesiyle görüşmek üzere.

Gilderoy

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Taht Oyunları Ön Okuma


George R.R. Martin tarafından kaleme alınmış Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin ilk kitabı olan Taht Oyunları(Game of Thrones), Epsilon Yayınevi tarafından tekrar basıldı. Son zamanlarda adını HBO'nun yayınladığı Game of Thrones isimli dizi ile duyuran serinin ilk kitabının ön okuması da okuyucu kitleye sunuldu.

Ön okumayı okumak için aşağıdaki bağlantıya tıklamanız yeterli.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Alma

720p ile zevkle izlenebilecek türden bir animasyon daha. Alma isimli pek meraklı bir çocuğun, oyuncak dükkanına girmesiyle başına gelenler anlatılmaktadır. Aynı zamanda; Best Animation Lashortfest(Temmuz 2007), Best of Festival Animazing Spotlight(Kasım 2009), Best of Opera Prima I Castelli Animati(Kasım 2009) ve Grand Prix Bradford(Kasım 2009) ödüllerine sahip bir animasyondur. İyi seyirler!

19 Ağustos 2011 Cuma

Skhizein - Şizofren

Bir göktaşı sebebiyle yaşamdan 91 cm kaymış bir vaziyette hayata tutunmaya çalışan bir şizofrenin hikayesidir. Yine sıradan bir gün kahramanımız, ev işleriyle maşgulken televizyon yayını kesilir. Ardından bir şey, bir his yahut bir güdü onu pencereye çekmektedir. Ardından malum olay gerçekleşir. İyi seyirler!

18 Ağustos 2011 Perşembe

Vincent

"Vincent Malloy, yedi yaşında toy bir çocuktur henüz. Çok yalnız sanmaktadır kendisini. Vincent Price gibi hisseder kendini ve olmak ister onun gibi. Diğer çocuklar okurken Koş Jane Koş, o okur Edgar Allan Poe."

Stop motion tekniğiyle hazırlanan bu harikulade animasyonu en iyi bu cümlelerim ile anlatabilirim galiba.



Yazar, tasarlayan ve yöneten: Tim Burton
Seslendiren: Vincent Price
Yapım: 1982
imdb Puanı: 8.4/10

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Majere Ailesi

Konuda geçen bilgiler Yaz Alevi Ejderhaları kitabında yer almaktadır.




Majere Ailesi belki de Krynn’in tümünde en ünlü olan ailedir. Aile basit ahşap kesiciler gibi aletlerle mütevazı bir başlangıç yaptı. Kaos Savaşı ve Ruhlar Savaşı kahramanı Palin Majere için Mızrak kahramanları Caramon ve Raistlin Majere ünlüydü. Caramon’un oğulları Tanin Alontier Majere ve Sturm Arlis Elrohan Majere, Solamnia Şövalyeleri’ne katıldı. Caramon, kulplu bira sürahisi içinde batık bir gül goncası olan bir aile sembolü oluşturdu.

Tutarsızlıklar
Kimileri, Leaf Majere, Kalin Majere, Dezerell Majere, Melody Majere ve Kaitlin Majere’nin Tika Waylan Majere ve Caramon Majere’nin diğer çocukları olduklarını öne sürse de bu doğru değildi.

Aile Üyeleri
Caramon Majere(Yaşlı), Caramon Majere(Genç), Dezra Majere, Gilon Majere, Hogan Bight, Karynn Majere, Kitiara Uth Matar, Laura Majere, Linsha Majere, Lucy Torkay, Palin Majere, Raistlin Majere, Rosamun Majere, Sturm Arlis Elrohan Majere, Tanin Alontier Majere, Tika Waylan Majere, Ulin Majere, Usha Majere.

Majere ailesinin soy ağacı için tıklayın.

Ek Bilgi
Bu aile soyadına sahip herkesin büyü yapma yeteneği mevcuttur. İş, o yeteneği kullanmaya kalmıştır. Raistlin Majere ayrıca Caramon Majere’nin üç oğlundan en küçüğü, -amcası Raistlin'e benzeyen- Palin Majere bu irfana sahip olup kullananlardandır.

Çeviri ve Düzenleme: Gilderoy
Kaynak: dlnexus


Bu yazı ilk olarak Kayıp Rıhtım sitesinde yayınlanmıştır.

Shank

Not: Oyundaki şiddet unsurlarını kesinlikle tasvip etmediğim gibi, şiddetin her türlüsüne karşı olduğumu da belirtmeliyim. 


Çoğu nostalji oyununun kurgusudur bir kızın kaçırılması ve onun peşinden giderek bin türlü badire atlatan erkeğin öyküsü. Eskilerin en iyi oyunlarından Mario’da ki ana karakterimizin, Prensesi kurtarmak için girdiği maceralar, bu kurgunun en belirgin örneği sayılabilir. Burada ele alacağımız oyunda hikâyesini bu kurgudan alıyor.

16 Ağustos 2011 Salı

Big Buck Bunny

Tamamen ücretsiz yazılımlarla hayat bulmuş 2008 yapımı bir animasyondur Big Buck Bunny. Mutlu ve güzel bir güne kalkan kocaman ama bir o kadar iyi huylu bir tavşan olan Buck'ın, gününü berbat etmeye çalışan üç haylaz sincapla olan komik savaşı anlatılıyor. İyi seyirler!



31 Temmuz 2011 Pazar

Bilim Kurgu'nun Geçmişi

Franz Kafka'dan H.P. Lovercraft'a, Jules Verne'den J.R.R. Tolkien'e bilim kurgu türünün geçmişi ve fantastik kurgunun doğuşu, kronolojik bir biçimde linkteki resimdedir.


The History of Science Fiction


23 Temmuz 2011 Cumartesi

Angiméran Hakkında Bir Not



Angiméran artık pdf formatında! İleride farklı karakterler ile hikayeyi devam ettireceğimi ve daha ayrıntılı hâlini sunmayı tasarlayarak bu hikayeyi şimdilik burada noktalıyorum.


Pdf hâlinde okumak için;




http://www.mediafire.com/?g7jcd02qjrwrplx

26 Haziran 2011 Pazar

Eoldynn: 4. Su Hanımı Berenidhe


 
Başlangıçta üç element vardı: Toprak, hava ve ateş. Fakat daha sonra tabi unsurlar sebebiyle dördüncü element ortaya çıktı. Bu dördüncü elemente, hayat sıvısına, su dendi.
 
Su, sürekli dinamik bir yapı içerisindeydi. Ulaşabildiği her noktaya gider, girebildiği her çukuru doldururdu. O kadar büyük bir kütleydi ki Eol’ün altına dahi yayılmıştı. Öyle ki, Üç Muhafız Divanı’ndan sonra oluşan göller ve nehirler bu maddeyle dolmuştur. Sıvının her zerreciği öyle güzel motiflenmişti ki, aslında renksiz olmasına karşın gökyüzü altında mavi renk alabiliyordu.
 
Eol üzerinde hayata başlamayı uman her canlı tohumunun bu hayat sıvısına ihtiyacı vardı. Sıvının sürekli bir hareket halinde oluşu, canlılığın başlaması için çeşitli zorluklar oluşturuyordu. Diyardaki dört ana elementten üçünün koruyucusu vardı ama su elementine sahip çıkan bir varlık yoktu. Bu eksikliği doldurmak için Asiller bir araya gelerek düşünceleri Tanrı’ya sundular O’nun büyük konağında. Tanrı onlara hak verdi. Çünkü hayat sıvısının, işlevini gerçekleştirebilmesi için denetim altında olması gerekiyordu. Fakat bu denetimi nasıl bir varlığın yapacağı henüz belirlenmemişti.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Unutulmayacak Acılar

Ayaklarını zorla oturabildiği dar koltuğa uzattı. Sonra sırt üstü bıraktı kendini. Gıcırdayan yaylardan çıkan ses, her ne kadar kulaklarına tiksindirici gelse de buna katlanmaya çalıştı. Ellerini avuçları üst üste gelecek şekilde birleştirip kafasının arkasına koydu. Uzun süredir migren ağrısı çekiyordu ve acilen bir uzmana görünmeliydi. Aksi takdirde durumunun daha da vahim bir hâle geleceğini kendiside bilmekteydi. Yine de umursamadı.

Yere düşen sigara pakedine uzanarak son tekini çıkarttı. Bir süre parmakları arasında ustalıkla evirip çevirdi ince sigarayı. Sıkıcı bir hal almaya başlayınca vazgeçti oynamaktan ve yere dağılmış kibrit çöplerinden birkaç tanesini usulca eline aldı. Biliyordu, bir kibrit çöpüyle sigara yakmayı beceremediğini herkes gibi o da biliyordu. Tıpkı çocukken futbol oynadıklarında topa bir türlü vuramayışı gibi. Veya otobüse her bindiğinde manyetik kartı birkaç denemeden sonra okutabildiği gibi.

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Eoldynn: 3. Simurgların Doğuşu


Büyük Felaket’ten sonra Asiller, tüm Eoldynn diyarını kontrol etmeyi göze alamadılar. Tanrı’nın onlara emanet ettiği koca diyarın neredeyse yarısı, ileride su adını verecekleri büyük sıvının altında kalmıştı. Bu durum, Asiller’in özgüvenlerini kırdı ve büyük bir hüzne sürüklenmelerine sebep oldu. Tanrı’nın gözünde küçüldüklerini de biliyorlardı. Ayrıca bu durum Tanrı’ya, onlara duyduğu aşırı güvenin gereksiz, aynı zamanda zararlı olabileceğini net bir şekilde göstermiş oldu.

Uzun günler boyunca gururlarından yoksun, Eoldynn üzerinde avare bir hâlde yürüdüler. Bir daha böyle bir uçuruma düşmemek ve varlığını sürdürebilen ırkların güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınmasına kanaat getirdiler. Bu süre zarfında Tanrı, onlarla hiçbir muhataba girmedi. Fakat Asiller, Tanrı’ya duydukları sadakatten hiçbir zaman kopmadılar. Tam tersi bir duygu ile ona daha çok yakınlaşmak ve onu yarattığı dünya üzerinde mutlu edebilmek için katbekat fazla çalışmaya başladılar. 

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Eoldynn Haritası


Gilderoy // 18.05.2011

16 Nisan 2011 Cumartesi

Eoldynn: 2. Asiller'in Zamanı ve Büyük Felaket

Tanrı Ned, yavaşça Eoldynn’i kaderine terk ederken yerini doldurmaları için Asilleri’ni yarattı. Hava katmanının sonsuz güzellikte, sevecen bir bekçisi vardı. Adı Yidhe idi. Toprak katmanının efsunlu ve huzur dolu şarkılar mırıldanan Radhe isimli bir bekçisi vardı. Ateş katmanının ise Kradhe adında oldukça güçlü bir o kadar da gururlu bir bekçisi vardı.

Eoldynn’de geçen yıllar boyunca hava sakindi, toprak durgundu. Fakat yerin altında bir felaket çığ gibi birikiyordu. Ateş katmanı her geçen gün daha çok köpürüyordu. Ta ki, Büyük Felaket kapıya dayanana kadar. Biriken öfke dayanılmaz boyutlara ulaştığı zaman Kradhe derinlerde ki titreşimleri hissetti ve yatıştırmaya çalıştı. Ama o uğraşa dursun, ateş katmanı biriken öfkesini yeryüzüne kusmaya başlamıştı. Kâbus öyle bir büyüdü ki Kradhe, Radhe’nin yardımına muhtaç kaldı. Radhe, kuzey ve güney topraklarının üzerinde belirlediği iki bölgeyi yükseltti ve zirvelerini oydu. Böylelikle bu zirveler Eoldynn’in ilk yanardağları oldu, kuzeydeki yanardağa Carbared, güneydekine Ontoran dendi. Ateş, artık yer altında dayanamayarak, açılan devasa deliklerden fışkırmaya başladı. Artık Kradhe’nin elinden bir şey gelmiyordu. Tek yapabildiği susup ona emanet edilen katmanın gazabını hissetmek ve tatmaktı. İki dev oluktan fışkıran her ateş zerresi toprağı küle çeviriyordu. Her zerrecikte Radhe hüzünleniyordu. Haklı bir şekilde hüzünleniyordu çünkü Tanrı’nın Eoldynn’e bahşettiği yaşam formları zarar görüyordu. Şimdiden bazı türler yok olmaya yüz tutmuştu bile.

Her zaman huzur dolu şarkılar söyleyen Radhe, üzüntüsünden hüzünlü şarkılar mırıldanmaya başladığı an Yidhe onu duydu. Hava tapınağından Eoldynn’in yardımına koştu. Tanrı’nın Asilleri güçlerini birleştirerek uzun geçen günler sonunda felaketi durdurabilmişlerdi. Felaket durmasına durmuştu ama hayal edilen yeryüzünün büyüsü bozuldu. Büyük Felaket ile birlikte karaların yerleri oynadı. Büyük kara kütlesi, kuzeyde ve güneydeki yanardağların ortasından bir şerit misali kırıldı ve ayrıldı. Bu felaket, Eoldynn’in gördüğü en büyük felaketti ama kesinlikle son değildi.

1 Nisan 2011 Cuma

Eoldynn: 1. Eoldynn ve Zamanın Başlangıcı


Hiçliğin ortasında var olan Tanrı Ned, atomlar henüz oluşmuşken ve kararsızken onları harekete geçirdi ve yeni dünya Eoldynn’i oluşturmaya başladı. Eoldynn, zamanın başlarında bir bulutsudan ibaretti. Amaçsızdı ve güçsüzdü. Fakat Ned, ilk ezgiyi mırıldandı boşluğa ve hiçliğin ortasındaki bulutsu şekil almaya başladı. Bulutsunun merkezinde parlak ateş çekirdeği oluşmaya başladı. Hemen çevresinde dönen ve çekirdeği saran toprak meydana geldi. Toprağı da sarmalayan bir katman daha belirdi, Eoldynn’i hiçlikten koruyan gaz bulutu. Böylece yeni dünya ilk hâline büründü. Bu başlangıçtı. Eoldynn’in yeşermesi için bir takım dönüşüme daha ihtiyacı vardı. Bu ihtiyaç, tek olan Ned tarafından ikinci ezgi ile hayat buldu. Yeni dünyanın yüzeyine yaşamın tohumları serpildi.

13 Şubat 2011 Pazar

Rüya İçinde Uyku

1
Tahminimce birkaç saat süren uyuklamadan sonra masa başında kendime geldim. Loş odayı sadece bilgisayarımın ekranından yayılan cılız ışık aydınlatıyordu. Akı, kırmızıya döndüğünü tahmin ettiğim yorgun gözlerimle ekranı inceledim. ‘ve o gün,’ gibisinden yarım kalmış birkaç satıra gözüm takıldı. Bir günde her şey alt üst olmuştu. Sevgilimden ayrılmıştım, işten uzaklaştırılmıştım ve son olarak da yazmakta ısrar ettiğim romanın darmaduman olmuştu. Her zaman yayılarak oturduğum sandalyemde kaskatı kesilmiştim. Binbir güçlükle ayağa kalktım. ‘İstikamet banyo!’ diye düşünceler beynime hücum etti. İnsanlık için az, benim için uzun sayılabilecek dar koridoru arşınladıktan sonra nihayetinde banyoya ulaştım. Sağ elim istemsizce lambanın düğmesine uzandı ve tık! Şimdi etraf daha aydınlıktı. Yaklaşık 15 saniye süren geçici körlükten sonra aynanın karşısına dikildim. ‘Bu, bu imkansız.’ diye lafı ağzımda geveledikten sonra durumun vaziyetini daha net açıklar nitelikte ‘İmkansız!’ diye haykırdım. Malum, banyodaydım ve sesim yankılanarak çıkmıştı dışarı. Ama şu an mevzu bu değildi. Aynada gördüğüm saçı sakalı birbirine karışmış, gözleri ateş kırmızısı, çökmüş bir adamdı mevzu. ‘Daha bu sabah işten atıldım, bu öğle vakti sevgilim beni terk etti.’ Diye dert yandım çaresizce ve birden hangi günde olduğumu merak ettiğimi fark ettim. Koştura koştura bilgisayar tarihine bakmaya giderken sık sık içimden sadece şunu tekrar ediyordum: ‘Bugün 26 Mart olmalı! 26, Mart, bugün, 26?...’ Heyecanla bilgisayarda ‘klik’ sesleri çıkartırken tarih kısmını açıverdim. Kısa süren ani bir şokun ardından dudaklarım sadece ‘Ne? Bu, bu şaka değil mi?’ oldu. Sanırım birkaç dakika süren transtan sonra, oda içinde avare bir şekilde dolanmaya başladım. Aynı anda birkaç kelime dilimden düşmüyordu: ‘1 Nisan? Hayır hayır, bu şaka olmalı!’
2
Gerçektende imkansızdı. ‘6 gün boyunca burada, masa başında aralıksız uyumam mümkün değil.’ Gözlerim bir anda karardı. Dizlerimin bağı çözülüyordu adeta. Dengemi sağlamak için tutunacak bir çıkıntı umuduyla kollarımı loş odada savurmamla birlikte sırt üstü yere devrildim. Bütün gün gözlerimin önünden bir film şeridi misali geçti. Göz kapaklarımı son kez aralayınca tek gördüğüm bilgisayardan odaya yayılan, titreşen bir ışıktı.
---o---
Son gürleme, öncekilerden daha sert olacak ki korkuyla karışık gözlerimi araladım. Aklıma ilk gelen sakallarım oldu. Elimi tedirgince yüzüme dokundurdum. Az pürüzlü olduğunu fark edince derinden bir ‘Oh!’ çektim. ‘Sadece bir rüya’ dedim mırıldanarak. ‘Sadece bir rüya’. Kollarımı iyice açıp genişçe esnedikten sonra odayı aydınlatan bilgisayar ekranına baktım. Rüya falan değildi bu, basbayağı gerçekti. İnatla yazmak istediğim romanım tamamlanmış, karşımda sırıtıyordu. Aniden göğü titreten gök gürültüsünün korkumu deşmiş olmasına rağmen rahatça arkama yaslandım. Ellerimi başımın arkasında birleştirerek eserime bakıp muzip bir sırıtma isteği duydum.