Oxygen Chrome

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Eoldynn: 3. Simurgların Doğuşu


Büyük Felaket’ten sonra Asiller, tüm Eoldynn diyarını kontrol etmeyi göze alamadılar. Tanrı’nın onlara emanet ettiği koca diyarın neredeyse yarısı, ileride su adını verecekleri büyük sıvının altında kalmıştı. Bu durum, Asiller’in özgüvenlerini kırdı ve büyük bir hüzne sürüklenmelerine sebep oldu. Tanrı’nın gözünde küçüldüklerini de biliyorlardı. Ayrıca bu durum Tanrı’ya, onlara duyduğu aşırı güvenin gereksiz, aynı zamanda zararlı olabileceğini net bir şekilde göstermiş oldu.

Uzun günler boyunca gururlarından yoksun, Eoldynn üzerinde avare bir hâlde yürüdüler. Bir daha böyle bir uçuruma düşmemek ve varlığını sürdürebilen ırkların güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınmasına kanaat getirdiler. Bu süre zarfında Tanrı, onlarla hiçbir muhataba girmedi. Fakat Asiller, Tanrı’ya duydukları sadakatten hiçbir zaman kopmadılar. Tam tersi bir duygu ile ona daha çok yakınlaşmak ve onu yarattığı dünya üzerinde mutlu edebilmek için katbekat fazla çalışmaya başladılar. 
 
Eoldynn üzerinde kalan, korunmaya muhtaç aciz varlıklar için Üç Asil kendi aralarında bir divan oluşturdular. Bu divana da Üç Muhafız Divanı adını verdiler. Divanda aldıkları kararlar neticesinde, yeryüzündeki ırkların daha çok zarar göreceği ve Eoldynn üzerindeki kontrol paylaşımının yetmediği anlaşıldı. Irkların zarar görmesini engellemek için Eoldynn üzerindeki karaları oynattılar ve büyük ölçüde yer değiştirerek yükselttiler. Bu şekilde yeryüzünün dağları, sıradağları, kara parçaları arasından geçen nehirleri ve gölleri oluştu. Eoldynn üzerindeki paylaşımı arttırmak adına da kendilerine yardımcı bir varlık yaratma düşüncesine girdiler. Tabii ki böyle bir durumda Tanrı’dan habersiz bir işe kalkışmak, maneviyatta büyük bir ceza alacakları anlamına gelirdi. Mamafih, Tanrı’nın onları buyur ettiği ihtişamlı konağa çıktılar. Eoldynn üzerindeki kontrolün artmasını arz ettiler. Tanrı Ned, başlarda sadece fikirleri dinliyordu büyük gösterişli tahtında. Daha sonraları Asiller’in haklı olabileceğini fark etti ve nasıl bir varlık olabileceğinden söz etmelerini istedi. Asiller, hem karada hem suda hem de havada birer gözleri olsun istiyorlardı. Bunların hepsinin karşılanabilmesi için hızlı, sadık ve cesur bir varlık olması gerekiyordu.

Tanrı Ned, onlara yol göstermek adına derinden bir ezgi mırıldandı. Başlarda solgun fakat gittikçe yeşeren, güçlenen bir ezgiye dönüştü ve biterken Asiller’in gözleri büyüdü. Düşünceleri, O’nun, yani tek olanın düşüncesiyle kaynaşmıştı.

Üç Muhafız, Eoldynn’i muhafaza edebilmek için hemen harekete geçti. Tanrı’nın büyük tahtının önünde bir çember oluşturdular. Ellerini göğe uzattılar ve kendi çevrelerinde dönmeye başladılar. Aynı anda ortak bir ezgi mırıldanmaya başladı dudakları. Aynı sesler aynı nidalar çıkıyordu ağızlardan. Önce sessiz, inceden bir tını. Sonra daha gür görkemli bir açılış. Toprağın ve havanın bekçisi kendilerini ezgiye adamışlardı tıpkı ateşin bekçisi gibi fakat ateşin bekçisi daha bir kaptırmıştı kendini. Gözleri adeta şahsına emanet edilen ateşler gibi parlıyor, köpürüyordu. Belki felaketi hissedememiş olduğu içindi, belki de hatasını telafi etmek için.

Ezginin sonlarında ana vurguyu haykırarak yaptılar semalara doğru.

Sen ki, tüm bu diyarın bekçisi olacaksın
Sen ki, tüm alemin bilgini olacaksın
Sen ki, tüm katmanların huzur veren babası olacaksın
Sen, gözümüz, kulağımız olacaksın
Gözlerinden alevler, kanatlarından rüzgarlar savrulacak
Sen ki, bu diyarın yenilmez cesur kahramanı olacaksın.
 
Böylece Eoldynn üzerinde ölümü tadacak ilk canlılar doğmuş oldu. Onlar, Eoldynn’e bahşedilmiş canlı tohumlarından var olmadılar. Onlar, Tanrı’nın soyundan gelen canlılar oldular. Her ne kadar soyları Tanrı’dan gelse de, Tanrı, onların ölümlü olmasını diledi çünkü ölümsüz olmak sadece Tanrı’ya ve onun Asil hizmetkârlarına mahsus olmalıydı. Onlara, yani Eoldynn’in bekçilerine, Simurg adı verildi. Ezginin temelinde kudretli bir yeri olan Kradhe sayesinde renkleri, ateşin renkleri, yani kırmızı ve altın renginin tonları ile süslendi. Efsanevi Simurg kuşları bu şekilde vücut bulabildi Eoldynn’de.

0 Yorum:

Yorum Gönder