Yokluğun ve varlığın ortasında duruyorum,
Bir elimde kılıç, ötekinde bir çiçek.
Önümde ise yığınla ceset duruyor,
Sanki bir ordu bana yenilmiş gibi.
Sadece bana mağlup olmuşlar gibi.
Acımasız zaferleri tattım,
Ölümün sessiz nefesinde.
Unuttum ayı, masmavi denizleri,
Unuttum, parlak gökleri ve de güneşi.
Soluk soluğa dikiliyorum ibretlik hayatımla.
Bir rüzgâr esiyor ovalardan dağlara doğru
Bulutlar çekiliyor dağların koyu zirvelerine.
Umutsuzluk kaplıyor şeytanın veliaht bedenini.
Gölgelerim yok oluyor her an.
Kargalar uçuyor şimdi etrafımda
Eşsiz korku ve hüzün türkülerini çığırıyorlar.
Kara gözleri parlıyor gecenin zifiri karanlığında.
Aniden, yer deliniyor sanki.
Taşlar, topraklar yerinde duramaz oluyor.
Doğa, mabedine çekiyor kötülüğün varisini
Ta ki iyilik tekrar baş gösterene kadar.
Ve uzaklaşıyor ruhumun deccalı,
Karanlık semalardan bir daha ki aydınlık sefere doğru.
Gilderoy